Krizler Ülkesinde Krizle Başa Çıkmak

Kriz, hiç beklemediğimiz bir anda ve ne yaparsak yapalım asla hazırlıklı olamayacağımız bir şekilde, varlığımızı yasladığımız temel hayat kaynaklarımıza, inançlarımıza ve tutumlarımıza inen ani bir darbedir. Bizi geçmişimiz ve geleceğimizden- şiddetine bağlı olarak- belli bir süre için koparan bir zamansızlık halidir. Sosyal bir varlık olarak insan; yaşamı boyunca ayrılık ve boşanma, iş kaybı, iflas, saldırıya uğrama, aile içi şiddet, tecavüz, trafik kazası, ani hastalık, sakat kalma ve ani ölümler gibi kişisel krizlerin yanı sıra, savaş, terör, doğal afetler, büyük çaplı ekonomik krizler gibi toplumsal kriz dönemlerinde yaşayabilir.

Krizler Ülkesinde Krizle Başa Çıkmak

Krizler Ülkesinde Krizle Başa Çıkmak

Kriz, hiç beklemediğimiz bir anda ve ne yaparsak yapalım asla hazırlıklı olamayacağımız bir şekilde, varlığımızı yasladığımız temel hayat kaynaklarımıza, inançlarımıza ve tutumlarımıza inen ani bir darbedir. Bizi geçmişimiz ve geleceğimizden- şiddetine bağlı olarak- belli bir süre için koparan bir zamansızlık halidir. Sosyal bir varlık olarak insan; yaşamı boyunca ayrılık ve boşanma, iş kaybı, iflas, saldırıya uğrama, aile içi şiddet, tecavüz, trafik kazası, ani hastalık, sakat kalma ve ani ölümler gibi kişisel krizlerin yanı sıra, savaş, terör, doğal afetler, büyük çaplı ekonomik krizler gibi toplumsal kriz dönemlerinde yaşayabilir.

Ülkemizde de kişisel krizlerin yanısıra savaş dönemlerini andıran yoğun bir “kriz” gündemine sahibiz. Yaşanması muhtemel doğal afetler, sınırlarımızda süregiden yoğun çatışmaların neticesinde devam eden sığınmacı akını, politik gerginlikler ve kutuplaşmanın yarattığı toplumsal olaylar sebebiyle pek çok ülkede insanların ömürleri boyunca maruz kalacaklarından daha yoğun bir gündemle bazen doğrudan bazen de haberleşme kanalları ile dolaylı yoldan temas etmek durumunda kalıyoruz. Sadece 2014 ve 2015 yıllarını göz önüne aldığımızda bile Soma faciasında yaşamını kaybeden 301işçinin yanısıra 2014 yılında 1886 işçi ve 2015 yılının ilk 6 ayında 794 işçi yaşamını yitirdiği ülkemizde Özgecan cinayetine ek olarak 2014 yılında 294, 2015’in ilk altı ayında ise 144 kadın öldürüldü. 76 bin 41 trafik kazasında 3 bin 494 kişi hayatını kaybederken, 284 bin kişi de yaralandı. 130 bin 913 çift boşanırken 3.225 kişi ise intihar etti. Üstelik “Kriz” etkilerinin ortaya çıkması için illa krize doğrudan maruz kalmak da gerekmemektedir. Sadece krizin yaşandığı mekânın yakınında bulunmak sonucunda sevdiklerini kaybetmek, ya da sadece olaydan etkilenen bir bölgede yaşamak hatta televizyondan izlemek durumunda bile uzun vadeli psikolojik sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Günümüzde gelişen iletişim teknolojilerinin de etkisiyle yaşanan her türlü krizin dolaylı ve sembolik etkisi, krizin fiziksel etkisinden daha geniş bir alana ulaşıyor.

Herkes krizlerden bir şekilde etkilenir. Ancak her bir birey farklı etkilenip farklı tepkiler verir. Üstelik yaşanan tepkilerin yoğunluğu kişiden kişiye değişebilir. Kriz durumları sonucunda ortaya çıkan yaşantılar, kaygı, korku ve endişe algısından, yaşam korkusu ve paniğe geniş bir kapsamda görülebilmektedir. Çaresiz ve güçsüz hissetme, aşırı alınganlık, öfke ve öç alma isteği, hırçınlık, toleransın az olması, umutsuzluk ve karamsarlık yaşanabilir. Tüm bunların yanı sıra kızgınlık, reddetme, odaklanma bozukluğu ve uyku bozukluğu hatta depresyon gibi sorunlar da görülebilmektedir. Bunlara, uyku bozuklukları, kendini üzgün hissetme, endişe, kaygı, artan alkol ve sigara tüketimi de eklenebilir.

Aynı olaya maruz kalan çocuk ve ergenler yetişkinlerden farklı tepkiler verebilmektedir. Çocuklarda, bir kriz durumunun ardından ciddi psikolojik sorunlar görülebilmektedir. Bekleneceği üzere, kendileri, yakınları zarar gören veya öldürülen çocuklar, daha ağır psikolojik sorunlar sergilerken, küçük yaşta olanlar, bilişsel gelişim düzeylerinden dolayı çok daha fazla korkmaktadırlar (Burnham, 2005).

Herkesin kriz tepkileri farklı olduğu gibi her kriz de elbette farklıdır. Fakat tüm krizler, kriz reaksiyonlarını azaltmak, durdurmak ve etkilenen bireyleri kriz öncesi fonksiyonlarına geri getirmek için profesyonel acil müdahale gerektirir. Kriz durumu, kişiye hem kendini geliştirebilme şansını veren, hem de ruh sağlığını etkileyebilen geçici bir dönemdir. Eğer olumlu sonuçlanırsa, kişi daha güçlenmiş ve yeni başa çıkma becerileri öğrenmiş olarak çıkar ve gelecekteki krizlerde bunları kullanabilir. Ama eğer olumsuz sonuçlandıysa daha kötü bir uyuma, olası ruhsal bozukluğa ve intihara götürebilir.