UMUT
“Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış Kendi yolumu çizdiğimde anladım”..der Can Yücel bir şiirinde…. Kendi yolunu çizmek için ise bireyin hedeflerinin olması ve bu hedeflere ulaşmak için yeniden ve yeniden deneyecek gücü bulması, bir yol tıkandığında başka bir yollar bulması; kısacası “umut”lu olması gerekir.
UMUT
“Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış Kendi yolumu çizdiğimde anladım”..der Can Yücel bir şiirinde…. Kendi yolunu çizmek için ise bireyin hedeflerinin olması ve bu hedeflere ulaşmak için yeniden ve yeniden deneyecek gücü bulması, bir yol tıkandığında başka bir yollar bulması; kısacası “umut”lu olması gerekir.
Umut; istemek, istekleri gerçekleştirmek için yeni yollar bulmak ve vazgeçmemektir. Bu nedenle yaşamda karşılaşılan güçlüklerle baş etmede, olumsuz koşulları iyileştirmede ve hayalleri gerçek kılmada umutlu olmak çok önemlidir. Giderek karmaşıklaşan modern dünyada da umudun varlığı her zamankinden daha çok önem kazanmaktadır. Her an verilecek kararlar, girilecek sınavlar, gün geçtikçe sertleşen rekabet, belirsiz iş koşulları bireylerin doğru hedefler belirlemesinin, bu hedeflere ulaşmak için gereken motivasyonu korumasının ve karşılaştıkları güçlükler karşısında yeni yollar bulmasının, yani umudun önemini daha da artırmaktadır. Öyle ki, umut düzeyindeki eksikliğin bireyleri intihara, toplumları yok oluşa sürükleyebilecek kadar güçlü olduğu öne sürülmektedir.
Umut düzeyinin düşüklüğünün yalnızlık, düşük özgüven, depresyon, intihar gibi pek çok olumsuz psikolojik durumla ilişkisi ortaya konmuştur. Yüksek bir umut düzeyi ise, çözülmesi en zor sorunların çözüme kavuşturulmasını sağlayabilir. Akademik başarının artması, spor ve sınav gibi rekabet gerektiren durumlarla veya iş başvurusu gibi zor yaşam koşullarıyla baş etmede daha dirençli ve esnek olabilme özelliği umut düzeyinin yüksekliği ile doğrudan ilişkilidir. Aynı zamanda umut düzeyi potansiyel olarak psikolojik sağlamlığın faktörlerinden de birini oluşturur. Çünkü umutlu olmak birçok stresli durumda stresli durumun etkisini azaltacak bir tampon görevi görür. Ayrıca umutlu olmak yüksek öz saygı, girişkenlik gibi bir çok olumlu özellikle de ilişkilidir.
Umutlu olma veya olmama bireyin doğumundan itibaren edindiği deneyimlerle biçimlenir. Önceki yaşantılarına bağlı olarak, kişinin hedefe ulaşabilmek için yollar bulabileceğini görmüş olması, yeni hedeflerle karşılaştığında sonuca ulaşmak için istek duymasını ve yeni yollar bulabileceğine yönelik bir güven duygusunu taşımasını sağlamaktadır. Snyder (2000), çocukluğun ilk yıllarından itibaren hedef belirleme, hedefe ulaşma ve sonunda doyum sağlama deneyiminin yetişkinlikte umudun oluşumunda önemli bir etmen olduğunu vurgulamaktadır. Ona göre, çocuğun ebeveynleri ile olan deneyimleri umuda ilişkin bilişsel şemaların oluşumunda önemlidir. Peki umut gelişimine uygun bir ortama sahip olamayanlar? Umut gelişimini sağlayacak bir aile atmosferine sahip olmadan büyüyen ve yetişkin olan bireyler için umudun gelişimini sağlamak için devreye aile ve bireysel psikoterapi çalışmalarının girmesi gerekmektedir. Temel bilişsel şemaların değişimi ve bireyin kendine uygun hedefler belirleyip onlara ulaşmak için gerekli yolları ve motivasyonu sağlaması, kısacası hem kendine gerçekçi hedefler koyması, koyduğu hedeflere ulaşmayı “hak ettiğine” inanması sonucunda gelecekteki hayatının kalitesini önemli oranda artıracaktır.